Bası Yarası

Bası Yarası

Bası Yarası

Bası yaraları, vücutta basınca maruz kalan kemik çıkıntıları üzerindeki yumuşak dokularda oluşur. Eskiden bu yaralar decubitis ülser olarak tanımlanırdı. Decubitis Latince bir kelime olup sırt üstü yatma anlamındadır. Oturan insanlarda da iskial bölgelerde yara açıldığından decubitis yerine bası yarası tanımı kullanmak daha doğrudur.

Bası yaralarının %85-90'ı vücudun belden aşağı bölgelerinde sıklıkla sakral, trokanter ve iskial bölgede görülür. Daha az olarak topuk malleoller, pretibial bölge, dirsekler, scapula üzeri, occipital bölgelerde oluşur. Gelişmiş ülkelerde medülla spinalis hasarlı kişiler yaşamlarını tekerlekli sandalyeyle idame ettirdiklerinden bunlarda daha sık iskial bölgelerde bası yarası açılır. Ülkemizde ise bu hastaların büyük bir bölümü yatağa terkedildiğinden sakral ve trokanter bası yarası daha sık görülür.

Bası yaraları en çok deri duyarlılığından yoksun medülla spinalis hasarlı kişilerde, kronik hastalıklar nedeni ile uzun süre yatağa bağımlı kalan yaşlı ve bakımsız hastalarda görülür. Bası yaralarının etyolojisinde basınç önemli bir faktördür. Yara oluşumunda basıncın süresi, bası şiddetinden daha çok etkilidir. Kemik çıkıntılar üzerindeki yumuşak dokuyu etkileyen basınç bu bölgedeki kapiller basınçtan fazla olursa (35mm Hg üzerinde) ve bu uzun süre devam ederse hücresel düzeyde başlayan değişiklikler doku nekrozuna kadar giden hasarlar oluşturur.

Bası kısa zamanda kalkarsa bölgesel iflamatuvar cevapla nekrobiotik değişiklikler geriye döner. Basınç uzun süre devam ederse kapiller dolaşım bozulur. Bunun sonucu yumuşak dokularda anoksi, küçük damarlarda tromboz gelişir. Venöz ve lenfatik mikrosirkülasyonun obstrüksüyonu metobolik ürünlerin birikmesine neden olup, doku nekrozunu hızlandırır. Olaya sekonder enfeksiyonun eklenmesi yarayı olumsuz yönde etkiler.

Gerilme güçleri de bası yaralarının oluşmasında önemli bir etkendir. Yatağın baş kısmının 30 dereceden fazla yükseltilmesi vücudun aşağı bölgelerinde gerilme yaratır. Basınç ve gerilme yara oluşumunu hızlandırır. Bunun dışında bölgesel sürtünme, ezik, maserasyon, kontrol edilmeyen spastisite, anemi, hipoproteinemi, vitamin eksiklikleri, alkolizm, ilaç bağımlılığı, diabet, periferik vasküler hastalıklar, kanser, ameliyat esnasında iyi yapılmamış sargı ve ateller bası yaralarının oluşmasında önemli diğer faktörlerdir.

BASI YARALARININ SINIFLANDIRILMASI
Bası yaralarında yaranın derinliği açısından değişik sınıflandırmalar kullanılmakla birlikte en sık kullanılan sınıflandırılmaya göre 5 evre mevcuttur.
1. Evre: Deride eritem, ödem ve endürasyon vardır. Bası kalkar iyi bakım yapılırsa olay reversibl olup iyileşme tamdır.
2. Evre: Dermisin içine ilerlemiş yüzeyel nekroz vardır. Konservatif tedaviyle iyileşme sağlanır.
3. Evre: Deride tam nekroz vardır Lezyon subkutan dokuya inmiştir. Sekonder enfeksiyon eklenirse yara komplike hale gelir. Geniş lezyonlarda cerrahi girişim gerekir.
4. Evre: Lezyon kemik dokusunu da içine almış, kemik çıkıntıya kadar inmiştir. Tedavi cerrahidir.
5. Evre: Lezyon kemik dokusu, eklem ve vücut boşluklarına yayılmış. Osteomyelit, patolojik kırıklar, eklemlerin dislokasyonu, iç organlara fistüller olabilir, septisemi gelişebilir. Lezyonun yayılımına göre çoğu zaman ciddi vakalardır. Cerrahi girişim gerekir.
Bu sınıflandırma her zaman klinik olarak gözlemlenmeyebilir. Çoğu zaman bası yarasında defekt koni şeklindedir. Koninin tepesi deride, tabanı derin dokular arasındadır.
Bazen deride görülen küçük lezyonun altında 4. ve 5. evre bası yarası çıkabilir.

TAKİP EDİN
BLOG / DUYURU

BİLGİ ALMAK İÇİN HEMEN ARAYIN