Yara Bakımının Önemi
Genel Tanıtım
Deri, vücudumuzu dış etkenlere karşı koruyan, ısı yalıtımı sağlayan en geniş organımızdır. Derimizde oluşan her türlü hasara yara denir. İnsan vücudu, yaraları kendi kendine iyileştirecek şekilde programlanmıştır.
Bazı hallerde yaraların iyileşmesi gecikebilir veya sekteye uğrayabilir. 4-6 haftada iyileşmeyen yaralara iyileşmeyen veya kronik yara adı verilir. Bu gecikmeye, birçok içsel (kişinin kendi vücuduna ait) veya dış kaynaklı etken sebep olabilir.
Yara bakımının amacı, yaranın iyileşmesini engelleyen bu sebepleri bulmak, mümkün oldukça bu sebepleri ortadan kaldırmak ve yaranın iyileşebilmesi için uygun ortamı sağlamaktır.
Yara bakımında altta yatan hastalık veya bozukluğu ortaya çıkarmak için laboratuvar incelemeleri ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Ardından ilgili branş hekimleri tarafından tedaviler düzenlenir ve gerekli önlemler alınır. Medikal yara bakım araç ve gereçleri kullanılmak suretiyle yara bakımı yapılır.
Medikal yara bakım gereçleri yaranın tipine göre tasarlanmış, yaranın iyileşme sürecinde takıldığı yerden bir sonraki iyileşme aşamasına geçilmesini sağlayan ürünlerdir. Yara bakım uzmanı tarafından yaranın evresine göre ve ihtiyacına göre seçilerek kullanılırlar.
Yara bakımı, profesyonel olarak yara bakımı eğitimi almış hekim ve yardımcı sağlık personeli tarafından verilmelidir. Aksi takdirde hastanın yarasının olduğu uzvu ve hayatını tehdit edebilecek yanlış tedavilerin yapılabileceği unutulmamalıdır.
Yara Bakım Servisi Bölümü Tanı Tedavi Hizmetleri
Evde Yara Bakımı
Evde bakım hizmetinde amaç, hastaneye gelmesi zor veya mümkün olmayan hastalara evde bakım yapılmasını sağlamaktır. Evde sağlık hizmetleri veren ve yara bakımı yapan yara bakım ekibinin bir diğer görevi de çoğunlukla yatağa bağımlı olan bu hastaların yakınlarını ve bakıcılarını eğiterek, yeni yara açılmasını önlemektir.
Hastanede Yara Bakımı
Bazı yaralar ayaktan tedaviye veya evde takip edilmeye uygun değildirler. Bu yaralar sıklıkla enfekte olup, bu enfeksiyon nedeniyle hastanın uzvu hatta hayatı tehlike altına girebilir. Hastanın genel durumuna ve yaranın/yaraların bulunduğu vücut bölgesine bağlı olarak, bazı hastaların uzmanlar tarafından tedavi edilmeleri gerekir.
Bu hastaların tüm branşların bulunduğu bir hastanede tedavi olmaları gerekmektedir. Hastaların genel durumunu tehlikeye atan bu yaraların yakından takip edilmesi ve sık pansuman yapılması çok önemlidir.
Bazı gelişmiş yara tedavileri hizmetleri ise sadece hastanelerde verilebilmektedir. Bu gibi durumlarda yara bakımının temel hedefi yarayı iyileştirmekten ziyade hastanın genel durumunu düzeltmek, yaranın ayaktan takibini yapmak veya plastik cerrahi operasyonları ile kapatılabilir hale gelmesini sağlamaktır.
Yara Bakımı Kimler Tarafından Yapılabilir?
Yara bakımı, profesyonel olarak yara bakım eğitimi almış hekim ve yardımcı sağlık personeli tarafından verilmelidir. Aksi takdirde hastanın yarasının olduğu uzvu ve hayatını tehdit edebilecek yanlış tedavilerin yapılabileceği unutulmamalıdır.
Yatak Yarası Bakımı ve Tedavisi
Yatak yarası olarak bilinen basınç veya bası ülseri, basınç ya da yırtılmayla basıncın bir arada sebep olduğu, genellikle kemik çıkıntıları üzerinde ortaya çıkan deri ve derialtı dokuların hasarıdır. Kendi başına en basit hareketleri bile yapamayan kişilerde basınç ülserlerinin oluşma riski daha fazladır.
Basınç ülserleri, vücudun herhangi bir yerini etkileyebilir fakat dirsek, diz, topuk, sırt ve ayak bilekleri gibi kemik çıkıntılarının olduğu bölgeler basınç ülseri gelişimi açısından çok daha hassastır. Basınç ülserleri tedavi edilebilir ancak tedavi geç yapılırsa ölümcül komplikasyonlara neden olabilir.
Basınç Ülserleri Nasıl Oluşmaktadır?
Uzun süre tek bir noktada sabit bir şekilde kalan ve yardım almadan kendi pozisyonunu değiştiremeyen birinde basınç ülserlerinin gelişme riski oldukça yüksektir. Ülser gelişebilir, hızla genişleyip derinleşebilir ve iyileşmesi zor olabilir.
Sürekli bası altında kalan vücudun bu noktalarında kan akımı bozulur ve yatak yüzeyi ile kemik çıkıntı arasında sıkışan dokularda dolaşımın bozulması sonucu doku ölümü meydana gelir. Yatar pozisyonda olan bir hastada 2 saat, oturur pozisyondaki hastalarda ise 1 saatin üzerinde olan kan akımı kesintilerinde yara oluşumu başlayabilir.
Basınç ülserlerinin sebepleri şunlardır:
Sürekli basınç
Sürtünme
Yırtılma
Nem (ıslaklık)
Sürekli basınç
Cildin bir bölgesinde sürekli basınç varsa ve bu baskı kemiğin üzerine de biniyorsa, cildin ve altında bulunan dokuların yeterli miktarda kan alımı sağlanamayabilir. Bası yarasının gelişmesinde rol oynayan en önemli faktör basınçtır. Basıncın yoğunluğu, süresi ve dokunun toleransı bası yarasının gelişmesinde önemlidir.
Sürtünme
Bazı hastalarda, özellikle kişinin cildi ve dolaşımı zayıf ise, hastayı kontrolsüz döndürmek ve hareket ettirmek cilde zarar vererek yara riskini arttırabilir; bu gibi durumlarda oldukça dikkatli hareket edilmesi ve gerektiğinde yardım alınması gerekir.
Yırtılma
Yırtılma hasarı cilt sabit kaldığında ve alttaki dokular yer değiştirdiğinde oluşur. Yırtılma etkisi derin dokularda kan damarlarının gerilip uzaması ve kıvrılmasıdır. Bu nedenle, dokulara kan ve oksijen desteği kesilir. Bu gerilmenin etkisi ile kemik zarlarına tutunmuş olarak kan damarları ve derinlerdeki kas tabakaları yırtılır. Yatak yüzeyine sıkı sıkıya temas eden deri, serbestçe hareket edemediği için yırtılmanın asıl etkisi kemik çıkıntılarının üzerinde yer alan derin dokularda gözlenir.
Nem (ıslaklık)
Islaklık, cildin en üst tabakası olan epidermisin dış güçlere karşı direncini etkilemektedir. Hafif ve orta derecede nemli bir ortamda sürtünme ve yırtılma hasarı artmaktadır.
Yatak Yarası Çeşitleri ve Evreleri
Basınç ülserlerinin, şiddetine bağlı olarak değişen aşamaları vardır. Evre 1 ila evre 4’ün arasındaki sınıflandırmanın yanı sıra, basınç ülseri ile evrelendirilemeyen ve şüpheli derin doku hasarı olmak üzere 6 grupta sınıflandırılırlar. Tekerlekli sandalye kullanan hastaların kalçalarının üzerinde basınç ülseri gelişme riski daha yüksektir. Basınç ülserleri hastanın yatak veya tekerlekli sandalyeye temas eden vücut kısmına bağlı olarak her yerde gelişebilir.
Basınç ülseri evreleri
Evre 1: Cilt kızarık görünür ve dokunulduğunda sıcaktır. Kaşıntı hissiyatı olabilir.
Evre 2 ve evre 3: Renksiz bir şekilde ağrılı açık yaralar ya da kabarcıklar görülebilir veya cilt yüzeyinin altındaki doku hasarına bağlı olarak krater benzeri bir görünüm oluşabilir
Evre 4: Ciltte muhtemelen ciddi enfeksiyon görülebilir. Kaslar, kemikler ve hatta tendonlar görülebilir.
Evrelendirilemeyen yara: Ciltte koyu kahverengi - siyah renk değişikliği ile seyreden bozukluk görülebilir. Şüpheli derin doku hasarı olan yara: İçi kanla dolu su toplamış cilt görülebilir.
Basınç Ülseri Kimlerde Sık Görülür ve Oluşmasında Risk Faktörleri Nelerdir?
Yaralanma, hastalık veya sedasyon sebebiyle hareketleri azalmış ve yatağa bağlı olan hastalarda,
Omurilik yaralanmaları veya başka sebeplerin yol açtığı sinir hasarına bağlı duyu kaybı olan hastalarda,
Vücudunun belirli bölümlerini ayakta tutamayan felçli hastalarda basınç ülseri gelişme riski yüksektir.
Basınç ülseri riskini arttıran faktörler şunlardır:
Doku toleransının bozulduğu ileri yaş hastalarda,
Hareketsiz hastalarda,
Aşırı kilolu veya çok zayıf hastalarda,
Kansızlıkta,
Yetersiz besin ve sıvı alımı olan hastalarda,
Sürekli idrar veya dışkı ile cildin ıslak olması halinde,
Omurilik veya başka yaralanmalara bağlı olarak ağrı, acı eşiğinde azalma gibi duyu kayıplarında,
Diyabet, damar hastalıkları, sigara kullanımı nedeniyle zayıf kan dolaşımı,
Protein, C vitamini ve çinko eksikliği,
Hastalık, sakatlık veya ilaçlar nedeniyle zihinsel farkındalık kabiliyetinin azalması durumunda,
Lenfatik dolaşımın bozulduğu hastalarda,
Ateşli hastalıklar sonrasında risk artmaktadır.
Başınç Yarası Tedavisi Nasıl Yapılır?
Basınç Tedavisi
Basınç ülserlerinin tedavisi yani yatak yarası bakımı ciltte etkilenen bölge üzerindeki baskıyı azaltmak, yarayı temizlemek, uygun yara bakımı yapmak, ağrı kontrolünü sağlamak, enfeksiyonu önlemek ve iyi beslenmeyi içerir.
Tedavi İçin Gerekli Ekip
Basınç ülseri tedavisi genellikle multidisipliner (farklı branşlardan birçok uzmanın yer aldığı) bir yaklaşım gerektirir. Bu ekip genellikle;
Tedavi sürecini ve planını düzenleyen bir hekim
Yara bakımında uzmanlaşmış bir doktor
Yara bakım hemşiresi
Evde bakım hemşiresi
Sizin ve ailenizin kaygılarını giderme konusunda destek sağlayabilecek bir psikolog ve/veya psikiyatrist
Hareketliliğin iyileştirilmesine yardımcı olabilecek bir fizik tedavi uzmanı
Beslenme ihtiyaçlarınızı izleyen ve diyeti düzenleyen diyetisyen
Deri hastalıkları uzmanı (Dermatolog)
Bir ortopedist veya plastik cerrahtan oluşur.
Basıncın Azaltılması
Basınç ülseri tedavisinde ilk adım yaraya sebep olan basıncı ve sürtünmeyi azaltmaktır. Stratejiler şunları içermektedir:
Yeniden Konumlandırma
Eğer basınç ülseri varsa, hastanın sık sık pozisyonu değiştirilmelidir. Hastanın konumunu değiştirme sıklığı hastanın yattığı veya oturduğu yüzeyin durumuna ve kalitesine bağlıdır. Genellikle tekerlekli sandalye kullanılıyorsa, her 15 dakikada bir yükü hafifletilmeli ve her saat başında pozisyon değiştirilmelidir. Eğer hasta kişi sürekli yataktaysa iki saatte bir pozisyon değiştirilmelidir.
Destek Yüzeylerini Kullanma
Savunmasız cildi koruyacak şekilde uzanmaya veya oturmaya yardımcı olacak özel yatak, minder ve yastık kullanılmalıdır.
Yaraların Temizlenmesi Ve Sarılması
Basınç ülserleri için bakım ve tedavi, yaranın ne kadar derin olduğuyla ilgilidir.
Genellikle, bir yaranın temizlenmesi ve yatak yarası pansumanı şöyle yapılır:
Temizlik
Etkilenen cilt ciddi hasara uğramamışsa nazik bir şekilde temizleyip, yıkayıp kuru kalması sağlanmalıdır. Her kıyafet değişiminde açık yaralar, antiseptikler veya temiz su ile temizlenmelidir.
Bandaj Yerleştirmek
Modern yara örtüleri yarayı nemli ve temiz tutarak iyileşmeyi hızlandırır. Aynı zamanda enfeksiyona karşı bir bariyer oluşturur ve yaranın çevresini kuru tutar.
Hasarlı Dokuların Temizlenmesi
Yaraların düzgün bir şekilde iyileşmesi için; hasar görmüş, ölü veya enfekte dokulardan arındırılmış olması gerekir. Bu işleme debridman denir. Farklı debridman yöntemleri mevcuttur. Hangi debridman yönteminin kullanılacağı hastaya, hastanın tedavi gördüğü yere (ev, hastane) ve tedaviyi uygulayan yara bakım uzmanının kararına göre değişmektedir.
Diğer Müdahaleler
Diğer tıbbi müdahaleler şunları içermektedir:
Ağrıyı kontrol altına alacak ilaçların kullanımı: Birtakım ilaçlar ağrı azaltmakta etkilidir, bu ilaçlar doktor bilgisi dahilinde kullanılabilir.
Enfeksiyona karşı antibiyotik kullanımı: Bazı durumlarda lokal yara bakımı ile enfeksiyon gelişimi önlenemez ise doktor gözetiminde ve yarada üreyen bakteri tespit edildikten sonra antibiyotik kullanımı gerekebilir.
Diyet: Bir diyetisyen kontrolünde düzenlenmiş sağlıklı bir diyet seçimi ve iyi besleme yara iyileşmesini hızlandırabilir.
Negatif basınç ile yara tedavisi (vakum veya vak tedavisi): Yaradan salgılanan sıvının emilmesi suretiyle yaranın temiz kalmasını ve iyileşmesini sağlayan, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir.
Ameliyat
Yara tedavisinde diğer tüm yöntemlerin işe yaramadığı, iyileşemeyen büyük yaraların kötüye gittiği durumlarda cerrahi operasyon gerekebilir.
Diyabetik Ayak Bakımı ve Tedavisi
Diyabetik Ayak Nedir? Nasıl Oluşur? Nedenleri Nelerdir?
Diyabetli hastalarda yani şeker hastalarında ayak yaraları çok sık karşılaşılan ve hastanın yaşamını tehdit eden önemli bir problemdir. Yapılan çalışmalar diyabet hastalarının yaklaşık %10-15’ inin hayatlarının bir döneminde diyabetik ayak yarasına sahip olduğunu göstermektedir.
Türkiye nüfusunun 70 milyon olarak hesaplandığı çalışmalarda yaklaşık 10-11 milyon diyabetik hasta olduğu varsayılmaktadır. Bu da demektir ki 1 ila 1, 5 milyon diyabet hastası hayatlarının bir döneminde diyabetik ayak yarası ile uğraşmak zorunda kalacaktır.
Bu yaraların en kötü etkisi ise; bu hastaların bir kısmının bu yaralara bağlı uzuv kesilmesine (amputasyon) maruz kalma ihtimalidir. Yapılan çalışmalar diyabet hastalarının normal nüfusa göre 15 kat daha fazla amputasyona maruz kaldıklarını göstermektedir.
Uzvu kesilen hastaların yarısının 2 yıl içinde diğer uzuvlarını da kaybetmesi, 4 yıl içinde de hayatlarını kaybetmesi öngörülmektedir. Bu nedenle diyabet hastalığı ve diyabet hastalığına bağlı yaraların tedavisi diğer hastalıklara göre daha ciddiye alınmalıdır.
Diyabet hastasında yaranın gelişiminde 2 temel bozukluk rol oynar. Bunlardan birincisi ve en önemlisi nöropati denen sinir harabiyeti, diğeri ise vaskülopati yani damar harabiyetidir:
Motor nöropati ayakta bulunan kasların zafiyetine ve erimesine, duyu nöropatisi ağrı duyusunun kaybına ve otonom nöropati de ayaklarda kuruluğa yol açarak ayakta basma kusuruna, acı hissedilememesine ve yaranın açılmasının daha kolay olduğu kuru, nasırlı bir cilde yol açar.
Hasta, ayağında çıkan nasırı ve nasıra bağlı açılan yaranın acısını hissedemez. Yarada enfeksiyon gelişir ve ayağın derin kısımlarına doğru büyüyerek ilerler. En sonunda dışarı doğru akıntı olduğu zaman fark edilir ama bu aşamada yara, uzvu tehdit eder boyutlara ulaşmıştır ve tedavisi güçleşir. Bu sebepten ötürü diyabet hastasında yaranın açılmadan önlemini almak esas tedaviyi oluşturur.
Diyabetik Ayak Belirtileri Nelerdir?
Diyabetik bir hastanın ayağında oluşan her türlü değişiklik “diyabetik ayak” tanımı içinde yer alır.
Bu hastaların ayaklarında kuruluklar; parmaklarında ve ayaklarında şekil değişiklikleri (çekiç şeklini alan parmaklar, pençe şeklini alan ayak); ayak tabanında, parmakların ayakkabıya bakan yüzlerinde, ayak kenarlarında, topukta bulunan nasırlar bu ayaklarda yara açılmasını kolaylaştıran yapısal değişikliklerdir.
Bir diyabetik hastanın ayağında kızarıklık, ısı artışı, yeni başlayan acı veya ağrı, ayakta veya parmaklarda şişlik, akıntılı bir yara akla diyabetik ayak enfeksiyonunu getirmelidir.
Diyabetik Ayak Tedavisini Hangi Doktor Yapar?
Diyabetik ayak yaralarının tedavisinde hasta; endokrinoloji veya iç hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, ortopedi, kalp ve damar cerrahisi, plastik cerrahi, genel cerrahi ve enfeksiyon hastalıkları, sualtı hekimliği, girişimsel radyoloji hekimlerinden oluşan bir ekip tarafından değerlendirilmelidir.
Bu ekibin içinden herhangi bir branş hastanın takip ve tedavisini diğer branşların görüşünü alarak yürütebilir.
Diyabetik Ayak Bakımı Nasıl Yapılır?
Diyabetik bir hastanın ayağında yara açılmışsa öncelikle bu yaranın bakımı yapılmalıdır. Bu yaranın bakımında pansuman kadar yaranın olduğu bölgenin yükten kurtarılması (hastanın yaranın üzerine basmasını engelleyecek özel alet ve tabanlıkların kullanılması), hastanın enfeksiyonunun tedavisi (uygun pansuman ve antibiyotik tedavisini düzenleme), hastanın bacak atardamarlarında tıkanıklık varsa bunun cerrahi veya anjiyo yöntemleri ile giderilmesi ve hastanın kan şekeri düzeyinin düzenlenmesi de büyük önem arz taşır.
Hastanın diyabetik ayak yarası kapandıktan sonra hastanın ayak kalıpları alınarak, yürüme analizleri yapılarak fazla bası alan bölgelerin bası almasını azaltacak özel tabanlık ve ayakkabıların yapılması gerekmektedir. Diyabetik hastaların tüm nasırları, uygun tabanlık ve ayakkabı giymeye başladıktan sonra bu alanda uzman kişiler tarafından uygun şekilde temizlenmelidir.
Diyabetik hastalar cilt nemlendiricilerini düzenli olarak kullanmak zorundadırlar. Aksi halde kuru cilt yeni yaraların açılmasına sebep olabilir. Hasta, hekimin görüşüne göre 1-3 ayda bir diyabetik ayak muayenesine gitmelidir.
Hastanın diğer risk faktörlerinin de tedavi ve takibi çok önemlidir. Şeker düzeyinin kontrol altına alınması yeni yara açılmasını önleyebileceği gibi, nöropati ve vaskülopatinin ilerlemesini de yavaşlatabilir.
Bu hastaların sigarayı bırakmaları sağlanmalı, kolesterol düzeyleri ve tansiyonları kontrol altına alınmalı, uygun diyet düzenlenerek kilo vermeleri sağlanmalı ve mümkün ise düzenli egzersiz yapmaları konusunda teşvik edilmelidirler.
Diyabetik Ayak Pansumanı Nasıl Yapılır?
Diyabetik ayak tedavisi sadece yara pansumanından ibaret değildir. Diyabetik ayak yaraları ancak bu alanda eğitim almış hekimlerin ilgilenmesi gereken yaralardandır. Doğru zamanda ve hekim tarafından uygulanan tedavi ile hem hastayı hem de uzvu tehlikeye atacak durumlar önlenebilir.
Bu nedenle diyabetik ayak yarası fark edildikten sonra en kısa sürede bir hekime başvurulmalıdır.
Hasta bütün olarak ele alınmalı ve bütüncül yaklaşım ile tedavi düzenlenmelidir. Diyabetik ayak ile uğraşan hekime ulaşıncaya kadar yara kesinlikle açık bırakılmamalı ve su ile temas etmemelidir. Uygun bir dezenfektan solüsyon ile yara ve etrafı temizlendikten sonra temiz bir pansuman ile kapatılmalıdır ve bir sonraki pansumana kadar kapalı tutulmalıdır.
Hasta, yara olan ayağının üzerine basmamalıdır. Ayağı sıkan veya yaranın olduğu bölgeye değen ayakkabıları giymekten kaçınılmalıdır.
Diyabetik Ayakta Tırnak Bakımı
Diyabetik ayağa sahip kişiler ayak tırnaklarını, keskin bir tırnak makası ile kısa olmamak şartıyla dikkatlice ve düz kesmelidir. Tırnak, kesildikten sonra törpülenmelidir. Görme problemleri varsa bu bakımı bir başka kişi, tercihen bir podolog yapmalıdır.
Kullanılan tüm bakım malzemelerinin temiz ve steril olması çok önemlidir. Diyabetik hastaların bağışıklık sistemi diğer bireylerden daha zayıftır ve enfeksiyonlara daha yatkın olduğu unutulmamalıdır. Tercihen diyabetik hastanın kendisine ait bir seti olmalıdır ve bu set her kullanım sonrasında özenle temizlenmelidir.
Diyabetik Ayak Nasıl Tedavi Edilir?
Diyabetik ayak yarası, bu alanda eğitim almış hekimlerden ve hemşirelerden oluşan bir ekip tarafından tedavi edilmelidir.
Hastanın genel durumu ve yaranın durumuna bağlı olarak bu tedavi ya ayaktan ya da yatarak tedavi edilebilir. Her iki durumda da yaranın olduğu ayağın yükten kurtarılması, enfeksiyonun giderilmesi, tıkalı bacak atardamarlarının açılması, şeker tedavisinin düzenlenmesi, uygun yara bakımın düzenlenmesi ve risk faktörleri ile mücadele tedavinin temelini oluşturur.
Diyabetik ayak yarasının tedavisi haftalar veya aylar sürebilmektedir. Yara bölgesindeki “ölü doku’’ olarak adlandırılan kısımların cerrahi yöntemlerle yara bölgesinden uzaklaştırılması gerekir. Yara bölgesine düzenli olarak pansuman yapılmalıdır. Günümüzde yaranın iyileşmesini hızlandırmak için özel olarak tasarlanmış ve üretilmiş medikal yara bakım örtü ve ürünleri kullanılmaktadır.
Bu ürünler yarayı temiz tutarken, enfeksiyonu, akıntı ve kokuyu azaltmaktadırlar. Hastanın konforunu artırdıkları gibi sık pansuman ihtiyacını da azaltabilmektedirler. Bu ürünlerden bazıları yaranın ihtiyacı olan kollajen, hyaluronik asit ve büyüme faktörlerini de içermektedirler.
Diyabetik ayak tedavisinde çok sık kullanılan yardımcı tedavi metotlarından bir diğeri de “hiperbarik oksijen (HBO)” tedavisidir. HBO ile hastaya yüksek basınçlarda oksijen solutularak yara bölgesindeki oksijen eksikliği giderilir, bakterileri öldüren bağışıklık sistemi hücrelerinin etkileri iyileştirilir, yara iyileşmesini sağlayan hücrelerin etkinlikleri arttırılır ve böylece yara iyileşmesi hızlanır. Lazer, ozon tedavisi, larva tedavisi de diğer yardımcı tedavi metotlarındandır.
Diyabetik Ayakta Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Diyabetik bir hastada eğer ayakta duyu kaybı gelişmiş ise; hasta haftada en az bir kez bir ayna yardımı ile ayaklarını ciltte renk değişikliği, kızarıklık, kesik, su toplaması, mantar veya yeni açılmış bir yara açısından kontrol etmelidir. Hastanın fizik durumu veya görme işlevleri bunu yapmaya uygun değilse bakıcısı veya bir yakını tarafından yapılmalıdır.
Lastiksiz çorap tercih edilmeli ve günlük olarak değiştirilmelidir. Çorabın ayağı sıkmamasına ve pamuklu olmasına dikkat edilmelidir. Ayakkabı giyilmeden önce içinde yabancı cisim olup olmadığı elle ve gözle kontrol edilmelidir.
Ayakkabı seçimi mutlaka rahat, yumuşak, yuvarlak burunlu, lastik tabanlı ayakkabılardan tercih edilmelidir. Kişinin yürüme analizine göre özel üretilmiş tabanlık kullanılması tercih edilmelidir. Çıplak ayakla gezilmemelidir.
Ayrıca yüksek topuklu ayakkabılar ve ucu açık veya dar ayakkabılar da uygun değildir. Ayakkabının genişleyebilmesi açısından bağcıklı olması tercih edilmelidir. Ayrıca uzun süre kullanılmış, yıpranmış ayakkabılar rahatlığını yitirir ve sorunlara neden olur.
Eğer hastanın ayaklarında şekilsel olarak bozukluk varsa mutlaka özel yapım ayakkabı tercih edilmelidir. Yeni ayakkabı alındığı zaman alışana kadar günde 2-3 saatten fazla giyilmemelidir. Hasta ayaklarını ısıtmak için soba, elektrikli ısıtıcı ve kalorifer peteklerine fazla yaklaştırmamalı, asla sıcak su torbası ile ayaklar ısıtılmaya çalışılmamalıdır.